4 Aralık 2025 Perşembe
Mayakovski’nin Marşımız şiiri “Sert adımlarla isyan meydanları inlesin, // Yükselsin onurlu başlar alay boyunca. // Bizler, taşkınıyla bu ikinci tufanın, // Temizleyeceğiz kentleri tüm dünyada,” şeklinde başlıyor. Hayat devam ediyor. Bizler işlerimizdeyiz, siyasi rehineler ve gazeteciler hapisteler. Bir uğultu var, riyakarlıktan bıkmış. Bir uğultu, gaddarlıktan, dalkavukluktan, hınç dolu kibirden usanmış. Bir uğultu var, yönsüz kalmış. Bu yönsüzlük, kendine bir ses, nefes arıyor. Sözcüklere dökülmek, berraklaşmak, bayraklaşmak istiyor. Öncü, unutulmuş sözcük. Uğultu, öncüyü çağırıyor. İki bölümlük bu yazının büyük ölçüde yine Birikim’de 23 Ağustos 2024 tarihinde yayınlanan “Değişim: CHP ve Türkiye” denemesinin hayli gecikmiş devamı olduğunu kayda geçirerek başlamalıyım. O yazıda vurguladığım kimi hususları ve elbette “gösterilen (toplumsal) reflekslerin zaman aralığı günümüz dünyasında çokça daraldı...